28 Nisan 2012 Cumartesi

Anılar bazen, Bazen anılar.

Bir evde en çok pencere mermerlerini severim. Bir de oturmaya müsaitlerse oh mis değmeyin keyfime, hemencik kurulurum oraya. Penceyeyi açıp saatlerce öylece oturduğum olmuştur. Küçükken çocuklar parmak emer ya da tırnak yerler ya hani ben de penceere kedisi olurdum. Hala daha vazgeçedim bu güzel alışkanlığımdan. Bazen bir kahve, bazen bir kitap, bazen bir müzik ve çoğu zaman da akşam serinliği eşlik ederdi bana. Son yıllarda bir de sigara eklendi tabi..
Canımı okuyan bir kışın ardından, baharın ilk serinliğine "merhaba" dedim bu gece. Kahvem, sigaram, fonda Zülfü Livaeli'm ve elimde Özdemir Asaf'ımla.. Sayfalarca yazmak; aklımdan, kalbimden, hayatımdan geçenleri sıralamak isterdim. Ama gariptir ki en çok beni dikizleyen komşu teyzenin penceresine doğru bağırıp, çığlık patlatmak istedim.. Yapamadım ! Anladım ki eskisi kadar özgür, eskisi kadar başına buyruk, eskisi gibi her istediğini yapan "o kadın" değilmişim artık.. Unutmuş, kaybetmiş, yok etmişim. Yeniden doğmak mümkün müdür? Ya yeniden var olmak? Bazen her sorduğum sorunun cevabını hemen bulmak istiyorum.. Bazen soru bile sormak istemiyorum.. Ve gördüm ki bazenler iste böyle çoğalıyormuş bazen !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder