6 Mayıs 2015 Çarşamba

napıcaz be Kamil ?!

bir şeyler bir araya gelsin diye kıçımızı yırtıyoruz. şartlar oluşsun diye zaman, iyi insanlar bir araya gelsin diye şans bekliyoruz. fakat mevzu bir noktada tıkanıyor. bütün şartların bir arada olmasına yakın, bir şeyler ters yönde ilerlemeye başlıyor. ve artık bütün yorgunluğun, kaybettiğin onca zamanın zerre kıymeti kalmıyor. gelip dayandığın nokta; bıçağın kemikle pişirilip bir bütün halini aldığı noktaya varıyor. kendin dahil, hareket eden her nesneye suçlu gözüyle bakmaya başlıyorsun. anlatacak kimse de yok. anlatacak kimse olsa ne fayda? bizim konuşmaya değil, bizim sonuca ihtiyacımız var artık. beklemek denen, talih denen zalim yoldan bıktık usandık.. eskiden, kalmak için kimsenin nedeni kalmayınca, insan alıp başını giderdi. giderdi çünkü, yol vardı. yol, çareydi. eskiler derman derlerdi yol için. şimdiyse, insanlar kalmak için daha da fazla nedensizler. bunu gözlerine baktığınızda anlarsınız. kötüsü, gidecek yerleri de yok insanların. kötüsü, yol çare değil artık. yol, dert aracı. sorsanız öyle söylerler size. yolu gözlerinde büyütecek ne kadar sebep varsa hepsini anlatırlar size. dirhem utanmazlar. dirhem gözlerini kaçırmazlar.