14 Ocak 2018 Pazar

Hiç bir şey yapmak istedim.

Bugün hiç bir şey yapmak istedim. Herhangi bir şeyi hergün yapıyordum. Hatta keşke her gün bir şey yapabilseydim. Çoğunlukla biden fazla şey yaparak geçen günlerimde bugün hiç bir şey yapmak istedim. Bu istediğimin kökeninde dinlenme isteği de vardı sabaha karşı gördüğüm rüyanın ve son aylarda içinde bulunduğum koşturmalardan dolayı büyüyen özlemin ne kadar hacimlendiğini fark etmemiş olmam ve belki de bilincimle fark edemediğim başka nedenler de vardı. Günlerden Pazar olması “dinlenme” için ayrı bir alt anlam barındırıyor olabilirdi. Bugün nefes alıp vermek ve iç sesimi dinlemekten başka bir şey yapmak gelmiyordu içimden. Hani hastayken zorunluluktan yatakta olduğunuz için gözlerinizi tavana dikip tavandaki pürüzleri fark edersiniz… Hasta olmadan da bunu yapabilmek mümkün. Uyandığımızda otomatik olarak yataktan çıkmamanız yeterli. Sadece bedeninizi değil ruhunuzu da dinlendirebilirsiniz böylelikle..

Tüm bunları yorgun olduğum için yapmak istediğimi düşünmüyorum; keza daha yoğun çalışma rutinene girmemiştim. Bu hiç bi şey yapmama isteği farklıydı.. Depresyonda değilim. İçimdeki mutluluk pırıltıları yok muydu? Tabii ki vardı. Ama sürekli tempolu müziklerin ardı ardına dinlenememesi gibi biraz tempo düşürmek gerekiyordu belki…

Az konuşmak, çok dinlemek ve sakince düşünmek… Zaman zaman günlük yaşamın kaygılarından uzaklaşarak düşüncelere dalmak ve derinlerden gelen vicdanımızın sesine kulak verip onu dinlediğimiz bir sürece ihtiyacımız oluyor.

Cevaplarla dolu sessizlikte, meditatif günün arınma hissinin getirilerine odaklanmak..